Keratokonus
gözün en ön kısmında bulunan saydam kornea dokusunun ilerleyici bir hastalığıdır. Korneanın normalde sferik ya da dairesel bir eğimi vardır ve bu düzenli bir eğimdir. Keratokonus hastalığında korneanın iç dokusundaki sorundan dolayı yapısı bozulmaya başlar. Keratokonus hastalığında kornea öne doğru bombeleşerek koni gibi bir görünüme kavuşur. İşte "keratokonus" kelimesindeki "kerato" kısmı "kornea", "konus" kısmı ise "koni" anlamına gelmektedir. Yani keratokonus, korneanın koni gibi olmasıdır. Aşağıdaki şekilde şematik olarak görülmektedir.
Keratokonus ilerleyen şekilde bulanık görmeye ve ışığa karşı duyarlılığa neden olur. Genellikle iki gözü de etkilemektedir. Ancak bazen tek gözü de etkileyebilir ve her iki gözde asimetrik şiddette de ortaya çıkabilir. Genellikle 15-30 yaşlarında ortaya çıkar. Ortalama 10 yıl kadara ilerleyerek devam eder. Keratokonus belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz.
Keratokonusun kesin nedeni bilinmemektedir. Ancak hem genetik hem de çevresel faktörler ortaya çıkmasında etkilidir. Keratokonusu olan her 10 kişiden 1'inin ebeveyninde keratokonus tespit edilmektedir.
Keratokonusün ortaya çıkmasında etkili olan risk faktörleri şunlardır.
Keratokonusta bazen hastalık ilerlediğinde ani görme kaybı da ortaya çıkabilmektedir. Bu durum Desme membranı adı verilen kornea tabakasında ortaya çıkan ani yırtılma neticesinde kornea dokusu içerisine göz içi sıvısının geçmesi ve korneada ödem ortaya çıkması neticesinde ortaya çıkar. Bu duruma "hidrops" adı verilmektedir. Hidrops genellikle kendiliğinden iyileşir ama genellikle gerisinde "kornea skarı" adı verilen korneada saydam olmayan bir bölgenin ortaya çıkmasına neden olur. Bu da görme kaybı anlamına gelmektedir.
İlerlemiş keratokonus durumunda da korneada skarlaşma ortaya çıkabilir. Bu durum görme kaybının artması ile karakterizedir. Kornea skarı ancak kornea nakli (keratoplasti) ile tedavi edilebilmektedir.
Keratokonus tanısı sıklıkla erken dönemde hekim tarafından da tanınamayan bir durumdur. Göz derecesi artan bir kişide hekim öncelikli olarak keratokonusu düşünmeyebilir. Ancak göz derecesi artması ile birlikte kişinin görme seviyesi gözlükle yüzde 100 seviyelerinde değilse bu durumu hekimi şüphelendirir. Doç. Dr. Fatih Çakır Gündoğan, rutin göz muayenelerinde retinoskopi adı verilen muayene yöntemini tüm hastalarda uygulamaktadır. Retinoskopi ile keratokonus çok erken dönemde rahatlıkla tanınabilmektedir. Günümüzde retinoskopi göz hekimlerinin çok büyük kısmı tarafından uygulanmayan bir yöntemdir. Ancak hekime aslında birçok değerli bilgiyi çok hılı bir şekilde veren oldukça temel bir muayene yöntemidir.
Aşağıdaki muayene yöntemleri ile keratokonus tanısı konulmaktadır.
Keratokonus tedavisi hastalığın ilerleme hızı ve şiddeti ile ilişkilidir. Tedavide iki ana yaklaşım vardır. Hastalığın ilerlemesinin durdurulması ve görmenin artırılması.
Keratokonus ilerliyorsa korneal çapraz bağlama (korneal cross linking) tedavisi yapılır. Bu tedavi korneayı sağlamlaştırır, keratokonus ilerlemesini durdurur, korneadaki öne doğru çıkıntıyı azaltabilir. Çapraz bağlama tedavisi ile gözlük ve kontakt lenslerle genellikle daha iyi bir görme seviyesi kazanılmış olur.
Görme seviyesinin artırılması da keratokonusun şiddeti ile ilişkilidir. Başlangıç ve orta seviye keratokonus hastalarında genellikle gözlük ve kontakt lenslerle tedavi yapılabilmektedir. Ancak korneada skarlaşma ortaya çıkmış ileri keratokonus durumlarında kornea nakli (keratoplasti) ameliyatı ile görme seviyesi artırılabilmektedir.